Notice: Function _load_textdomain_just_in_time was called incorrectly. Translation loading for the acf domain was triggered too early. This is usually an indicator for some code in the plugin or theme running too early. Translations should be loaded at the init action or later. Please see Debugging in WordPress for more information. (This message was added in version 6.7.0.) in /home/thecode/510.thecode.com.tr/wp-includes/functions.php on line 6121
Küba: Yaşamakla, Anlatmakla,Özlemekle Bitmeyen Ülke – 510Milyon

Küba: Yaşamakla, Anlatmakla,
Özlemekle Bitmeyen Ülke

“Dünyanın en nevi şahsına münhasır ülkeleri” diye bir liste yapacak olsam hiç düşünmeden ilk sıralara Küba’yı eklerdim. Karayipler’in meşhur devrimci üyesi tarihiyle, müziğiyle, renkleriyle öyle özgün bir karaktere sahip ki, oraya adım attığınızda sadece ülke değil, zaman da değişiyor gibi… Uzun zamandır hayalini kurduğumuz bu yolculuk için karar anı geldiğinde, balayı için iki seçenek arasında gidip gelirken rotayı cesurca Küba’ya çevirdik. Balayı özel romantik sahil tatilinde dinlenmeyi değil; bozuk kelimesinin anlamını yitirdiği Küba yollarını tepmeyi, Havana’nın tozlu sokaklarını solumayı, Santa Clara’da o ünlü treni görmeyi, Trinidad’ın pastel renkli evleri arasında kaybolmayı ve kulaklarımızda “Ay candela, candela!” dizeleri, kâh içtiğimiz mojito’lardan kâh sıcaklıktan bayılmayı tercih ettik.

Havana Jose Marti Havalimanı’na bir salı sabahı indiğimizde, yaklaşık 14 saatlik yolculuğun ardından üzerimizde yorgunlukla karışık bir sersemlik vardı. Ama havalimanının kapısından çıktığımız an evden çok uzakta olmanın verdiği tedirginlik bu sefer midede kelebek uçuran bir mutluluk formuna dönmüştü. Kiraladığımız arabayla Havana – Varadero arasında yola koyulduk. Yola çıktığımızda, o güne kadar gördüğümüz yerlere benzemeyen bir manzara vardı karşımızda; Küba’nın yolları, eski püskü arabaları, karşılıklı izleştiğimiz insanları, boyası sökük evleri, palmiye ağaçları, hatta havadaki nem bile daha önce hiçbir yerde karşılaşmadığımız bir dünyanın parçası gibiydi.

Küba’da yaklaşık bir hafta geçirdik. Havana’da dört gün, Varadero’da iki gün, Santa Clara’da bir gün ve Trinidad’da bir buçuk gün. Her şehrin bıraktığı his birbirinden çok farklıydı ama hepsi bir bütün olarak Küba’yı anlamama yardım etti. Şimdi geriye dönüp baktığımda, ne hissettiğimi en iyi anlatan cümle sanırım şu olurdu: Küba’da her an, gerçekliğin biraz daha dışına çıkmış gibi hissettiriyor.

Bu yazıda, Küba’ya gitmeden önce bilmeniz gerekenleri kendi deneyimlerimle anlatacağım. Hazırsanız başlayalım!

Küba’ya Ne Zaman Gitmeli?

Karayip Denizi ve Kuzey Atlantik Okyanusu arasında bulunan Karayipler’in en büyük adası Küba, subtropikal iklime sahip. Yani yılın tamamında sıcak. Sadece sıcak değil, çok sıcak. Tam bu noktada mikrofonu klasik araba tur şoförümüze uzatıyoruz: “Bu hava bize sıcak gelmiyor, çünkü soğuğun ne demek olduğunu bilmiyoruz.”

Genel öneri şu: Ocak ve Mayıs ayları arası, yani kasırga sezonunun ve turistik yoğunluğun dışında kalan dönem, Küba’yı keşfetmek için en ideal zaman dilimi. Hem havalar daha ılıman, hem de otellerde ve sokaklarda daha az kalabalıkla karşılaşıyorsunuz.

Bizim planımız aslında Mayıs ayında gitmekti. Ancak planlar değişti ve kendimizi Temmuz ortası Küba’sında bulduk: Kübalılar neden güneşe ateş etmiyor… Nem, güneş, bunaltı ve kalabalık birleşince bazı anlar yürümek bile zor geldi. Varadero’da geçirdiğimiz ilk gece, ansızın patlayan fırtınada otelin çatısının bizimle birlikte uçacağını düşündüren anlar da oldu. Yani yaz mevsimi Küba’da fazlasıyla “yaşanıyor”.

Bu yüzden size naçizane önerim: Küba’ya baharda gidin. Özellikle Nisan sonu – Mayıs başı hem hava hem de ruh hali açısından mükemmel bir zamanlama olabilir. Eğer seyahatinizi 1 Mayıs’a denk getirme şansınız varsa, Havana’da o ruhu canlı canlı yaşamak unutulmaz bir deneyime dönüşebilir.

Küba’ya Nasıl Gidilir?

Küba’ya Gitmeden Önce Nelere Dikkat Etmeli?

Küba’da Şehirlerarası Ulaşım Nasıl Sağlanır?

Eğer Küba seyahatinizi yalnızca Havana ile sınırlı tutmayacaksanız –ki tutmayın– şehirler arası ulaşım için birkaç farklı seçeneğiniz var: Paylaşımlı taksiler (taxi colectivo), şehirlerarası otobüsler ve araç kiralama.

Colectivo’lar uygun fiyatlı ve sosyal bir alternatif. Otobüsler ise daha ekonomik görünse de saat kısıtlamaları mevcut. Biz hem zamanımı yollarda değil şehirlerde geçirmek istiyorduk hem de Küba yollarında “road trip” yapmak hayalimizdi.

Yolculuğa Havana’daki José Martí Uluslararası Havalimanı’ndan bir araba kiralayarak başladık. Peugeot 308 model arabamızla ile 4 günde yaklaşık 1.000 kilometre yol yaptık. Evet, Küba yolları bazen insanı sınasa da –çukurlar, tabelasız kavşaklar ve tek şeritli otobanlar gibi detaylarla– her kilometresi unutulmaz bir deneyimdi. Detayları Küba Araç Kiralama & Road Trip Rehberi yazımızda bulabilirsiniz.

Küba Neyiyle Meşhur?

Küba mutfağına dair söylenecek en doğru şey şu olabilir: Ya çok seversiniz ya da aç kalırsınız. Benim için biraz ortası oldu. Tropikal bir ada ülkesine gidiyorsanız, elbette her şeyin bildiğiniz gibi olmasını beklememelisiniz. Yine de itiraf etmeliyim ki Küba’nın yeme-içme kültürüyle kurduğum ilişki zaman zaman zorlu bir sınav haline geldi.

Öncelikle deniz ürünleri severler için burası tam bir cennet. Karides, ahtapot ve balık çeşitleri neredeyse her yerde bulunuyor ve fiyatları da oldukça makul. Et tarafında ise domuz eti ve tavuk yaygın; kırmızı ete nadiren denk geldik. Küba’da kahvaltılar ise oldukça sade: Peynir, ekmek, yumurta ve çoğu zaman bizim “kelek” dediğimiz yeşilimsi karpuzla karşılaşıyorsunuz.

Ve tabii guava. Tropikal meyve seven biri olarak büyük beklentilerle tattım ama doğrusu pek yıldızımız barışmadı. Görüntüsü cezbedici ama tadı bana göre oldukça farklıydı. Belki sizin damak zevkinize uyar; yine de denemeden dönmeyin.

Nerede Kaldık, Ne Gördük, Ne Yedik, Ne İçtik?

Küba’da geçirdiğimiz bir haftalık sürede dört farklı şehirde bulunduk: Havana, Trinidad, Santa Clara ve Varadero. Her birinin bıraktığı iz bambaşkaydı. Detaylara girmeden önce, şunu gönül rahatlığıyla söyleyebilirim: Eğer siz de bizim gibi hem kültürü hem doğayı hem de tarihi yaşamak isteyenlerdenseniz, bu şehirlerin her biri size çok şey katacak.

Havana’nın ritmi, Trinidad’ın renkleri ve Santa Clara’nın devrim kokan sokakları… Her şehrin rehberi mevcut. Küba planınız varsa ya da şimdilik sadece aklınızda bu ülke varsa bile, bu şehir rehberlerine göz atmanızı şiddetle öneririm. Çünkü neyle karşılaşacağınızı bilmek, Küba gibi bambaşka bir ülkeye gitmeden önce büyük avantaj.

Varadero’ya gelince… Açıkçası anlatacak çok şey yok. Burası daha çok klasik deniz-kum-güneş tatilcileri için bir adres. Her şey dahil sistemle çalışan büyük otellerle dolu. Biz balayımızın bir kısmını biraz dinlenerek geçirmek istediğimiz için buraya uğradık ama Küba ruhunu yaşamak isteyen biri için çok fazla önerilecek şey yok. Yine de sonsuz okyanus manzarasında birkaç gün sessizliğe gömülmek isteyenler için ideal olabilir.

Küba’da İnternet Nasıl Kullanılıyor?

Küba’ya gitmeden önce internet konusunda sınırlamalar olduğunu biliyorduk ama bu kadar “noktaya bağlı” olacağını açıkçası tahmin etmemiştk. Havana’da yürürken herkesin sessizce telefonuna gömüldüğü bir park görürseniz, bilin ki o bölgede Wi-Fi vardır.

İnternet hizmeti devletin işlettiği ETECSA aracılığıyla sağlanıyor ve çoğu zaman sadece belirli alanlarda erişim mümkün. Lüks otellerin bazılarında özel bağlantı olsa da, genellikle halka açık alanlardaki Wi-Fi noktaları kullanılıyor. Bağlantı için NAUTA adı verilen 1 saatlik kartlar gerekiyor. Bu kartları otellerden veya ETECSA ofislerinden temin edebilirsiniz. Kart bulmak her zaman kolay olmuyor, bu yüzden denk geldiğinizde birkaç tane fazladan almak iyi fikir.

Son yıllarda mobil internet ve eSIM hizmetleri de yaygınlaşmaya başladı. Ancak veri paketleri hala pahalı ve bağlantı hızı oldukça sınırlı. Ortalama maaşın 50 dolar civarında olduğu ülkede, 1 saatlik internetin yaklaşık 1 dolar olması, bu hizmeti yerel halk için neredeyse lüks haline getiriyor.

Küba’da internet erişimi hala sınırlı ve pahalı olabilir. Bu yüzden yola çıkmadan önce offline haritalar indirmek ve dijital detoks fikrine açık olmak fazlasıyla işinize yarar.

Küba Bütçe Dostu Bir Ülke mi?

Küba’ya gitmeden önce en çok merak ettiğim konulardan biri de bütçeydi. “Pahalı mı, ucuz mu?” sorusunun cevabı biraz karışık. Çünkü Küba’da para birimi, fiyatlar ve turistlere sunulan hizmetlerin yapısı klasik sistemlerden oldukça farklı işliyor.

Öncelikle şunu net olarak söyleyeyim: Küba, bütçenizi dikkatli yönetirseniz hala uygun fiyatlı bir destinasyon olabilir. Ama bazı kalemlerde –özellikle turistlere yönelik olanlarda– fiyatlar tahmin ettiğinizden yüksek çıkabilir. Çünkü ülkede eskiden sistemde olan çift katmanlı ekonomi hala hissediliyor. Yani bir ürünün “yerel halk fiyatı” ve “turist fiyatı” farklı olabiliyor.

Ancak şunu unutmayın: Küba’da anlık nakit çekmek bazen imkansız hale gelebiliyor. O yüzden seyahate çıkmadan önce yanınızda yeterli miktarda nakit bulundurmanız çok önemli. Euro, dolar ve hatta Meksika pesosu kabul ediliyor ama en yaygın tercih euro. Küba’da hala çoğu yerde kart geçmiyor; geçse bile sistemlerin çalıştığına güven olmuyor.

Konaklama önerisi olarak da özellikle Casa Particular denilen yerel konaklama evlerinde kalarak ve yerel yemeklerle beslenerek görece hesaplı bir tatil geçirilebilir.

Küba bir lüks tatil destinasyonu değil, ama ekonomik de değil. Kendine özgü fiyat dinamikleri olan bir yer. O yüzden harcamalarınızı kontrol altında tutarsanız, benzersiz bir deneyimi gayet makul bir bütçeyle yaşayabilirsiniz.

Son Notlar

  • İnternette sıkça sorulan sorulardan biri: Küba turistler için güvenli mi? Bizce Türkiye dahil birçok Avrupa ülkesinden daha güvenli. İlk akşam, eski Havana’nın ara sokaklarında yürürken hafif bir tedirginlik hissettik ama çok geçmeden o sokakların aslında sadece loş, insanlarınsa sadece kendi halinde olduğunu gördük. Küba’da kimse sizi rahatsız etmiyor; insanlar size dokunmuyor, sadece yaşıyorlar.
  • Küba’nın herhangi bir şehrinin sokaklarında ilginizi çekecek ilk şey sokak müzisyenleri olacak. İlk günlerde heyecanla eşlik edeceksiniz, hatta bir miktar para karşılığında fotoğraflarını çekebilirsiniz. Günler geçtikçe bu müzik size aşina gelmeye, hatta sıcağın da etkisiyle bazen fazla gelmeye başlayabilir. İşte bu duyguya teslim olmayın! Eve döndüğünüzde o anları çok özleyeceğinizin garantisini her Küba playlist’imizi dinlerken gözlerimizin doluşuyla veriyoruz.
  • Peki Küba’dan ne alınır? İlk akla gelenler belli: rom, puro, magnet, kartpostal… Ama asıl değerli olan, belki de pazardan aldığınız eski bir kitap, belki el emeği bir masa örtüsü, belki de sokaktan satın aldığınız bir CD olabilir. Detayları Havana ve Trinidad rehberlerimizde anlattık ama şunu unutmayın: Küba’da alışveriş yapmak maddi olarak ucuz değil. Küçük şeyler bile toplandığında ciddi tutarlara ulaşabiliyor.
  • Küba’ya gitseniz de gitmeseniz de izlemenizi tavsiye edeceğimiz bir filmle kapanışı yapalım: “Cuba and the Cameraman”. Bize, “Bir gazetecinin hayatta başına gelebilecek en güzel hikaye” dedirten filmde Amerikalı gazeteci Jon Alpert, 1970’lerden itibaren Küba’yı belirli aralıklarla ziyaret ediyor ve ülkedeki değişimi kendi gözlemleriyle aktarıyor. Fidel Castro ile özel röportaj bile ayarlıyor… 3 farklı ailenin 40 yıllık hikayesiyle paralel akan belgesel, Amerikan ambargosu ve Fidel Castro’nun ölümü gibi dönüm noktalarını Alpert’ın kamerasından izlememizi sağlıyor.

Benim için Küba, sadece bir ülke değil. Yaşadığım, düşündüğüm, özlediğim bir zaman dilimi gibi. “Bir daha, bir daha görülecekler” listemizin ilk sırlaklarında. Uzaktan izlemesi dahi ilgi çeken dönüşümünü yerinde gördükten sonra kendimize her 10 yılda bir ziyaret etme sözü vermiştik. Şimdi 2029 için gün sayıyoruz…

Merak edenler için son bir not: Balayımızın ikinci adayı İzlanda’ydı. Tanışacağımız günü iple çekiyoruz.

Editör notu: Bu yazının ilk versiyonu 2020 yılında hazırlandı. Tüm içerik, 2025 yılı itibarıyla güncellendi ve en güncel bilgilerle yeniden düzenlendi.

Booking.com