Notice: Function _load_textdomain_just_in_time was called incorrectly. Translation loading for the acf domain was triggered too early. This is usually an indicator for some code in the plugin or theme running too early. Translations should be loaded at the init action or later. Please see Debugging in WordPress for more information. (This message was added in version 6.7.0.) in /home/thecode/510.thecode.com.tr/wp-includes/functions.php on line 6121
İĞNEADA GEZİ REHBERİ: Yeşil ve Mavi Kotalarımızı Dolduruyoruz! – 510Milyon

İĞNEADA GEZİ REHBERİ:
Yeşil ve Mavi Kotalarımızı Dolduruyoruz!

Özellikle ülke sınırları içerisinde, zaman ve çizdiğimiz rota fark etmeksizin bizi hep mutlu eden bazı yerler, şehirler, bölgeler var. İşte Trakya da bizim için böyle… Bazılarımızın askerlik anılarını saymazsak 🙋🏻‍♂️ Trakya topraklarından topladığımız anılar her zaman yüzümüzde gülümsemeye neden oluyor. Bazen kışın ortasında yaptığımız karlar içindeki bir bağ evi kaçamağı, bazen de Çanakkale’ye inerken uzun yolu seçip Trakya kıyılarındaki lezzet duraklarına uğraya uğraya yaptığımız bir roadtrip buna sebep olabiliyor. En nihayetinde Türkiye’nin batısındaki bu topraklarda yaptığımız, gördüğümüz ve yediğimiz neredeyse her şeyden zevk aldığımızı söyleyebiliyoruz.

Uzun yıllardır kavuşmak istediğimiz İğneada’daki longoz ormanlarının gidenlerden ve internetten gördüğümüz fotoğrafları, bu ritüelin bozulmayacağını bir kez daha bize anlatıyordu. Sonunda planlarımızı yaptık ve İstanbul’dan 2 günlük bir hafta sonu kaçış planına İğneada ve çevresinde gezilecek yerleri dahil ettik. Bu rotayı böyle basitçe tanımladığımıza bakmayın. Yarasalarla dolu milyonlarca yıllık bir mağaradan Bulgaristan sınırındaki zamansız bir köye, kamp yapmanın yeni ve gösterişli hali glamping deneyiminden yemyeşil longoz ormanlarında nefeslenmeye kadar pek çok deneyimi 2 günlük tek bir rotaya sığdırdık. Gidişte yeşiliyle başımızı döndüren Istranca ormanları ve dönüş yolundaki uçsuz bucaksız ayçiçeği tarlalarına kadar her şey resmen bizim ritüele katkı sağlamak için çabaladı. Sonuç olarak gelenek bozulmadı; fotoğraf makinemizde ve zihnimizde onlarca güzel anıyla eve döndük.

Hazırsanız, İstanbul’dan bunalan bünyelere, tüm yeşil ve mavi kotalarını dolduracak 2 günlük hafta sonu kaçamağı planını anlatıyoruz. İğneada gezi rehberi başlıyor!

2 Günlük Rota

👁‍🗨 Dupnisa Mağarası
👁‍🗨 Beğendik Köyü
👁‍🗨 Limanköy – İğneada Fransız Feneri
👁‍🗨 Mert Gölü’nde Kano
👁‍🗨 Longoz Ormanları Kuş Gözlemevi
👁‍🗨 Longoz Ormanlarında Yürüyüş

🍴 Efkan Taş Mekan
🍴 Dobrodoşli Rumeli Köftecisi

İğneada’ya Nasıl Gidilir?

İğneada nerede sorusunun yanıtına yukarıda bir girizgah yaptık ama netleştirelim: Kırklareli‘nin Demirköy ilçesine bağlı, Karadeniz sahilinde bir belde İğneada. Bulgaristan sınırına oldukça yakın aynı zamanda. Bizim yaptığımız rotayı hayata geçirecekseniz ilk durağınız burada olmayacak, yine de söylemek gerekirse İstanbul’dan ortalama 230 kilometre uzaklıktaki İğneada’ya özel aracınızla yaklaşık 3 buçuk saatte gidebilirsiniz. Otobüsle gitmek isterseniz İstanbul’dan İğneada’ya direkt seferler de bulunuyor. Ancak bizim 2 günlük rota için şahsi aracınızın olması mühim, aksi halde bu durakları 2 güne sığdıramayabilirsiniz.

İğneada’da Nerede Kalınır?

LONGOSPHERE GLAMPING - SİNCAP ÇADIR
LONGOSPHERE GLAMPING – SİNCAP ÇADIR

Geldik bu seyahate çıkma amaçlarımızdan bir diğerine. Normalde konaklama, seyahate çıkma amaçlarından biri olmaz, yani kalınacak yer için seyahate çıkılmaz. Ama eğer yüzünüzü bu rotaya çevirdiyseniz bu geçerli değil. Çok değil, 2020 yılında İğneada’da longoz ormanlarının kıyısında hizmete açılan Longosphere Glamping, tıpkı longoz ormanları gibi her gidenin fotoğraflarına baktıkça aklımızı çelen bir yerdi. Kısaca “glamping nedir?”i cevaplayalım: Glamping kelimesi İngilizce “glamour” (cazibe, çekicilik) ve “camping” kelimelerinin birleşimi; yani Türkçesi dertsiz ve rahat bir kamp deneyimi. Kamp atmanın zorlukları, kamp alanı ve çevresinde yaşanabilecek dertlere göğüs geremeyenler için kampa nazaran bütçesi yüksek ancak harika bir çözüm.

Longosphere Glamping ise çevreye zarar vermeden, doğal ortamın devamlılığını odağına alan ekoturizm prensiplerine uygun düzenlenmiş, son dönemin en ilgi çeken “glamping” işletmelerinden biri. Yemyeşil ağaçların içinde değişik tipte ve bütçede çadırlarda konaklama, upuzun çınarların ortasında “klorsuz” bir havuz, hazır yanmış mangallar, sabahları yoga ile güne başlama, barında harika kokteylleri yudumlama gibi güzellikler sunuyor.

Şimdilik glamping ve Longosphere ile ilgili bölümü burada bitiriyoruz. “Glamping nedir?”, “Glamping nerede yapılır?” gibi tüm merak edilenleri deneyimlerimizle derlediğimiz rehberimiz için tıklayın.

Bunun haricinde İğneada’da konaklayabileceğiniz otel ve pansiyonlar da elbette mevcut. İğneada merkezde uygun fiyatlı pansiyonlar olduğu gibi Demirköy çevresinde çiftlik evi veya bungalov tarzı konaklama alanları da bulunuyor.

Mutlaka Görün, Yapın Dediklerimiz

Dupnisa Mağarası

Dupnisa Mağarası
DUPNİSA MAĞARASI

İstanbul’dan çıktıktan sonra ilk durağımız, yemyeşil ormanların ve ıssızlığın içinden geçip vardığımız Dupnisa Mağarası. İstanbul’a yaklaşık 250 kilometre, 3 buçuk saat uzaklıkta. Mağaraya varmadan hemen önce Bulgar sınırına teyet geçiyorsunuz, birkaç yüz metre ya var ya yok. Bu yolda giderken mutlaka biraz yavaşlayın, arabanın camlarını açıp oksijene boğulun.

“Dupnisa” kelimesi de Bulgarca’da “delik” anlamına geliyormuş. Kırklareli’nin Sarpdere köyünde bulunan mağara 2003 yılında ziyarete açılmış. Bizce bunca senedir de tanıtımı çok iyi yapılmamış; Türkiye mağara literatüründe en bilinen mağaralar arasında yer alan ve mağara kavramının tüm özelliklerini taşıyan Dupnisa’yı biz daha önceden hiç duymamıştık. Burayı oluşturan taşlar yaklaşık 160 milyon yıl öncesine ait. Yer altı sularının mağarayı oluşturmaya başlaması ise 5-6 milyon yıl önce başlıyor. İçeride 11 türden yaklaşık 60 bin yarasa ile 184 mağara omurgasızı yaşıyor. Girişten itibaren 250 metrelik yürüyüş alanına sahip sulu mağara kısmında kendileriyle tanışabilirsiniz de. Her ne kadar Covid-19 salgını akıllardaki yarasa algısını kötü etkilemiş olsa da ikişerli üçerli uçup kafanıza pike yapan yarasaların sonra da gidip tepedeki bir sakıtta baş aşağı sallanmasını izlemek görmeye değer. Yarasaların üreme dönemi olan Eylül-Mayıs aylarında ise mağara ziyarete kapalı.

Sulu mağaradaki yürüyüş tamamladıktan sonra merdivenlerle 340 metre yükseklikteki kuru mağara bölümüne çıkılıyor. Burada da 200 metrelik bir alan ziyarete açık. Dupnisa Mağarası; geçmişi, içinde yaşayan canlıları, içerisindeki sütun, sarkıt ve dikitleri ve genel olarak hissiyatı ile harika bir yapı. İnsan içerideyken kendini farklı bir evrende hissediyor, hatta çıkış kapısından dışarı adım attığınızda bu hissiyat başınızı döndürüyor…. Bu arada pek çok harika yapının başına geldiği gibi burada da şu utanç verici durumla karşılaştık; milyonlarca yıllık taşlara önemsiz isimlerini kazıyan, yazan insanlara sesleniyoruz: Umarız okuyucularımız içerisinde yoksunuzdur ancak varsanız o taşların tek bir hücresi kadar değeriniz olmadığını bilin. Sizin adınıza biz çok utandık, artık lütfen biraz da siz utanın.

Not: Uzun yıllardır mağara deneyimlemediğimiz için biz unutmuşuz siz unutmayın: Mağaranın içi tabii ki buz gibi, eğer mevsim yaz ise dışarıda hava 40 derece iken içeride 4 olabiliyor. Gelirken yanınızda mutlaka uzun kollu bir şeyler getirin.

Beğendik Köyü

Beğendik Köyü Plajı
BEĞENDİK KÖYÜ PLAJI

Karadeniz’in batısındaki en uç yerleşim yeri olan Beğendik Köyü, Bulgaristan’ın Rezevo kasabasıyla komşu. Aralarından sadece bir dere geçiyor, Bulgarca “Rezvo”, Türkçe “Mutlu” deresi. Yemyeşil çayırlarla çevrili bu köy gerçekten sakin, sınırda unutulmuş gibi. Köy meydanında görülecek pek bir şey yok ama köyün bir de plajı var. Seyyar sandalyeleri veya havluları kumsala atıp birkaç saat Karadeniz’in mavisine kapılmak için ideal. Deniz hemen derinleşiyor, dikkat! Köy meydanındaki bakkaldan içecek, yiyecek temin edip kumsala öyle geçmeniz gerekiyor. Bu bakir kumsalda herhangi bir işletme bulunmuyor.

Bu arada kumsaldan Rezevo kasabası görünüyor. Sınırda da Türk ve Bulgar bayrakları…

Limanköy – İğneada Fransız Feneri

İğneada Fransız Feneri
LİMANKÖY – İĞNEADA FRANSIZ FENERİ

Beğendik Köyü’nün tertemiz kumlarından ve masmavi denizinden istemeye istemeye ayrılıp bir sonraki durağa doğru yol alıyoruz. Burası Beğendik ve İğneada arasındaki bir burunda konumlanan Limanköy. Merkezinde kahvaltı ve yemek için mekanlar var ama biz deneyimlemedik. Bizim niyetimiz köyün hemen çıkışındaki İğneada Feneri’ni görmek. Şimdi İğneada’ya 4 kilometre uzaklıktaki Limanköy’de, deniz seviyesinin yaklaşık 50-60 metre üstündeyiz. 1866 yılında, Sultan Abdülmecit döneminde Fransızlara yaptırılan fener, bu sebepten Fransız Feneri olarak da adlandırılıyor. Sınır ve rota feneri görevlerini üstlenen bu fenerin bir özelliği de Karadeniz’in en batısındaki fener olması.

Fenerin Karadeniz’e bakan kısmına otel ve restoranlar yapılacağı konuşuluyor, şu an biraz atıl durumda. Ama tepeden uçsuz bucaksız Karadeniz’i ve onlarca metre aşağıdaki kayalıklara yuva yapmış martıları izlemek için rotaya eklemeye değer. Burada ilk günümüzü sonlandırıp kendimizi “şık çadırımıza” atıyoruz.

Mert Gölü Kano Turu

Mert gölü, kano
MERT GÖLÜ’NDE KANO

İğneada’da yapılacak pek çok aktivite var. Bunların kimi Longosphere’in sunduğu imkanlar, kimi ise bağımsız yararlanabileceğiniz aktiviteler. Longoz ormanlarında rehberli yürüyüş, ATV ile safari turu, bisiklet turu, havuz veya deniz, macera parkında “survivor’cılık” vs. sadece bir kısmı. Longoz ormanlarında bulunan 5 gölden biri olan Mert Gölü’nde kano yapmak da bunlardan biri.

Kano turu sabah 5’te başlıyor, önceden rezervasyon yaptırmanız gerekiyor. Biz de seyahatimizin ikinci gününün sabahına kanoyla göle açılarak başlıyoruz. Tura başlamadan önce sizi kano kullanımıyla ilgili bilgilendiriyorlar. Yaklaşık 1 saat sürüyor, ücreti 50 TL. Eğer gecikirseniz her 10 dakika için ekstra ödeme yapıyorsunuz. Gölün ormanın içine uzanan kısmı, kuşların yuvalama alanı olduğu keşfi sonrası kapanmış. Bu sebeple o bölüme artık gidilmiyor. Google görsellerde aratınca turun en heyecanlı kısmı olduğunu görebilirsiniz, maalesef…

Gölde yok yok; helikopter sinekleri, deniz yılanları, dev böcekler, sazlıklardan havalanan ördekler, sürekli kafasını gösterip suya dalan tanımlanamayan canlılar… Bizim kanoya yaklaşan bir deniz yılanından kaçarken alabora oluyorduk. 😅

Rezervasyon için Halil Bey’i arayabilirsiniz: 05457231709.

Mert gölü'nde serinleyen inekler
MERT GÖLÜ’NDE SERİNLEYEN İNEKLER

Bu arada biz göle vardığımızda bir inek sürüsü çobanlarıyla birlikte sahilde serinliyordu, ardından kumsalı takip ederek karşı kıyıya geçtiler. Arkadan gelen bir inek ise kumsalı takip etmektense gölü yüzerek karşıya geçmeyi tercih etti. Umarız bu şahane olay sizin de başınıza gelir! 😍

Longoz Ormanları

Yıldız (Istranca) dağlarından Karadeniz’e ulaşan derelerin biriktirdiği alüvyonlar, ne zamandır tanışmak istediğimiz bu şahane longozu oluşturmuş. 3155 hektarlık alan; bataklıklar, subasar orman, tuzlu ve tatlı su gölleri, kıyı kumullarıyla şahane bir ekosistem. İlkbahar-kış aylarında ormanlık alanın tabanı sularla kaplanıyor ve ortaya mucizevi görüntüler çıkıyor. Yazın daha çok bataklıklarla kaplı… Ayrıca bu alan milli park statüsünde. Milli parkı oluşturan 2 bölümün ortasında İğneada merkezi yer alıyor. Parkın güney bölümünde Saka Gölü, Deniz Gölü, Hamam Gölü, Pedina Gölü, Mert Gölü ile bu göllerin etrafındaki sazlık alanlar, longoz ormanları ve yaprak döken ormanlar; kuzey bölümünde ise, Erikli Gölü ve çevresindeki sazlık alanlar ile bu bölgeyi çevreleyen longoz ormanları bulunuyor.

Şimdi gelelim en önemli tavsiyeye, eğer longoz ormanlarında yürüyüş yapmak istiyorsanız mutlaka rehberli bir yürüyüş programına katılın. Yoksa bizim gibi yürüyüş yolu diye girdiğiniz bir bataklıktan zorlukla çıkabilirsiniz. Maalesef parkta yönlendirmeler iyi değil, bu yüzden rehberli bir yürüyüşle hem tüm bu ekosistem hakkında değerli bilgiler edinebilir hem de kaybolma tehlikesi yaşamazsınız. Keza yetkililerden sürekli orman içerisinde kaybolan insanları bulma çalışması içinde olduklarını öğrendik. Kimisi ertesi gün ancak bulunabiliyormuş, aman diyelim…

Kuş Gözlem Kulesi

Longoz Ormanları Kuş Gözlem Kulesi
KUŞ GÖZLEM KULESİ’NİN MANZARASI

Milli parkın girişinden Mert gölü ayrımına girdiğimizde yolun sonu sizi bu kuleye çıkarıyor. En tepesinden harika bir manzara sunan kulede yüzlerce kuş türü gözlemlenebiliyor. Biz sadece 2 tanesini görebildik.

Yeme İçme Durakları

Efkan Taş Mekan

Oğlak Tandır
EFKAN TAŞ MEKAN – OĞLAK TANDIR

Dupnisa Mağarası’ndan çıkıp Beğendik’e geçmeden önce uğradığımızı bu mekan tam bir etçi ve özellikle oğlak tandırı ile ünlü. Yani bu önerimiz maalesef vegan ve vejeteryanlar için değil. Taş Mekan, yemyeşil ve geniş bir alanda hizmet veriyor, bahçesindeki tahta masalarda oturup yemeğinizi yiyebiliyorsunuz. Biz oğlak tandır, sac kavurma ve manda yoğurduğunu denedik. Son zamanlarda bozduğu söylense de bizce dünyanın en iyi kavurması olmasa da fena değildi.

Dobrodoşli Rumeli Köftecisi

Bu taraflara gelmişken Rumeli köftesi yemeden dönülmez diyenlere önerebileceğimiz bir mekan burası. İğneada merkezde, sahil tarafında yer alıyor. Bizim öğünümüz köfte, salata ve manda yoğurdundan oluşuyordu ama çeşitli etler de menülerinde mevcut.

Booking.com